9 Şubat 2010 Salı

KARDAN ADAMA AŞIK BİSİKLET

1.BÖLÜM

Atalarım hakkında kesin bilgiler olmamakla birlikte ilk bisiklet çiziminin 1493’te  Leonardo Da Vinci tarafından çizildiği söylenir. Bu çizimlerden yararlanarak ilk bisikleti yapan Kirkpatrick Mac Mullan'mış.  1840’da yapılan bu ilk bisiklet  Londra’da ki SCİENCE MUSEUM’da sergileniyor




Atalarımdan yüzyıllar sonra yaşıyor olsam da müzedeki büyük büyük dedemden daha yaşlı görünüyorum. Kolay değil, 10 yıldır burada, bu çatı katında eski eşyalar arasında yaşıyorum ve 10 yıldır yerimden neredeyse hiç kıpırdamadım. 
Ve ben bir kardan adama aşığım. 
Zaman kavramına sahip olsaydım yüzyıllar önce derdim. Ama burada “zaman” kötü yapılmış bir espri gibi. Burada her şey konulmuş –atılmış- bir eşyadan önce ve sonra olarak ikiye bölünür. Mesela ben size yeni alınmış bilgisayarın kutularının buraya konulmasından sonra yazıyorum. Birde serseriden önce ve sonramız vardı.  Soğuk bir günde nasıl olduysa bir evsiz apartmanın en konforlu yeri olan bu çatı katını seçmiş ve bir gece geçirmişti. Isınmak için ateş yakınca fark edildi ve bütün apartmanda olay oldu. Bu benim ve buradaki diğerleri için önemli bir olay çünkü bu olaydan sonra burada büyük bir temizlik yapıldı Birçok eşya korkulu rüyamız “eskiiiaciii” diye bağıran adama  verildi ya da direk çöpe atıldı.
 Eğer eski bir eşya iseniz emin olun çöpe atılmayı asla istemezsiniz.
Çöpe atılmak eski- yeni tüm eşyalar için onur kırıcı bir şeydir. Eskiciye verildiğinizde yeniden kullanılabilir ya da bir yerlerde bir işe yarayabilirsiniz. Biz eşyalar biraz guruluyuz sanırım. İcad edilişi amacımıza sonuna kadar inanırız. Bir işe yaramak... Önemli olan budur. Eski bir tencereyseniz çöpe atılmak yerine saksı olmayı tercih edersiniz mesela.Eski, ahşap bir kitaplığın çöpe atılmaktansa parçalara yakılıp yakılmayı tercih ettiğini bile dumuştum.    Çöpe atıldığınızda her şey bitmiştir.Hiç bir işe yaramayan bir hiçsinizdir artık.

10 yıldan fazla oluyor, ben gıcır gıcır bir Bisan BMX’ken bir kardan adama aşık oldum.
Genelde mutlu, eğlenceli bir bisikletimdir. Görünüşümde güzeldi hani. Tekerleklerim, gümüş renkli jantlarım ilk bakışta göz kamaştırırdı. Ayrıca birkaç tane beyaz  yıldız, jantlarımı da süslerdi. Direksiyonum da çok şirindir. Tutacak kısımlarım siyah plastik üzerine beyaz yıldızlarla bezenmişti. Bilirsiniz biz bisikletler baharda ve yaz aylarında popülerizdir. Kışları ya kömürlüklerde ya garajlarda saklan-dırılırız. Bu gün her ne kadar bu çatı katında özgür bir BMX olsam da o yıllarda sahibi olan ve  bir çok çocuğun özenerek baktığı bir bisiklettim. (özgürlüğün bedeli yalnızlıkmış
Sahibim zayıf bir çocuktu ve genellikle mutluydu. Hele de benimle geçirdiği yaz günleri boyunca… Sıcak yaz günlerinde onun rüzgarı hissedebilmesi için uçar gibi yol alırdım. Arada bir pat diye düşürürdüm onu. Her insan gibi acıyı öğrenebilmesi gerekti, bende atardım kendimi yere. Çok gülerdim o düşerken. İnanın sahibim çok güzel düşerdi. Düştü mü mutlaka bir erleri kanardı. Zamanla bu düşüşlerden kendini korumayı öğrendi ve bir süre sonra onu düşürmeme gerek kalmadı çünkü artık yara almadan düşmeyi öğrenmişti.

RESİMLER: STİKMAN
http://blogkaydi.blogspot.com
Twitter/stikman

Hiç yorum yok: