13 Şubat 2010 Cumartesi

KARDAN ADAMA AŞIK BİSİKLET 3.BÖLÜM


Köşeyi döndüğümüz yolun hemen karşısında kaldırımda, çöp konteynırının yanında  öylece duruyordu. Birini bekliyor olabileceğini düşündüm ancak hiç de bekler gibi bir hali yoktu. Kömür gözleri tek bir noktada kilitlenmişti. Burnu soğuktan donup kızarmış, adeta havuç gibi olmuştu. Başında eski, kırmızı bir bere vardı ve elinde süpürge tutuyordu. Tanrım, çöp konteynırının yanında oldu halde nasıl da ışıl ışıldı!
Kaldırımın kenarından ilerledik ve kardan adamın önüne geldiğimizde sahibim yavaşça durdu. Eğer vitesli bir bisiklet olsaydım heyecandan birkaç vites atabilirdim. Sahibim boynundaki beyaz atkıyı çıkarıp kardan adamcığımın boynuna takarken kendi kendine hafifçe mırıldandı.
Kardan adamlar da üşürler
 Atkıyı takıp, kardan adamın burnunu düzeltti ve yoluna devam etti.
Bense orada, o çöp konteynırının yanında o kömür gözlü kardan adamın yanında kaldım. Daha doğrusu yüreğimi orada bırakmış olacağım ki eve bir sokak kala hayatımda ilk kez dengemi sağlayamadım ve hızla girdiğim minik virajı alırken lastiklerim ıslak zeminin üzerinde kayarak öndeki park halinde bir arabaya tosladık. Ama ne toslama!  Ben yolun ortasına fırladım, sahibim de kendini arabanın üzerinde buluverdi.
Her şey bir anda olup bitmişti. Gözlerimi caddenin ortasında açtığımda çarptığımız arabanın alarmı ötmeye başladı. Birkaç kişi  sahibimin yanına koşturdu ve onu ayağa kaldırdı.”yok bir şeyim” diyordu. Ayağa kalktığında yanıma doğru geldi. Göz ucuyla baktım. Bir metre kadar ilerimde fırlayıp kopmuş zilimi gördüm. Ağlamaya başladım…  Bombeli metal şey fırlayıp çıkmış olmalıydı. Hüngür hüngür ağlıyordum. Frenlerimden biri de hasar görmüştü.Ön tekerleğim ise hafif yamulmuştu ama idare ederim diye düşünüyordum. Çünkü o an önemsediğim tek bir şey vardı. Geri dönüp Kardan adamı tekrar görmek… Bir kez, sadece bir kez daha… Sahibim yanıma geldi beni kaldırdı, o sırada babası yanına gelmişti.  Babası bizi alıp götürdü. Beni ve kırık zilimi aldığı gibi garaja götürdü.
Her yıl, her saat her an, bir toz zerreciği daha üzerime yapışıp kalıyor ve biraz daha tozlanıyorum. Burada 10 yıldır güneş  görmedim. Bazen minik bir ışık huzmesi çatını dışarıya açılan kapağından içeri süzülür ve biz eski eşyalara hala hayatın devam ettiğini hatırlatır. Ben ve benim gibi bir yığın eşya burada anılarımızı eskitmemek için çabalıyoruz. Eski, yaşlı soba ile sık sık dertleşiriz. Benim hemen yanımda durur. Bana uzun karlı kış gecelerinde, üzerinde kestaneler kızarırken dinlediği hikayeleri anlatır. Bana karlı havaları, kışı anlatır. Bende ona güneş’i anlatırım uzun uzun. Yeşil çayırları, toprağı… Tozlanan anılarımızı tazeleriz işte.
O günden sonra garajda heyecanla bekledim. Yaz gelmeden, henüz karlar varken sahibim gelsin, beni tekrar dışarı çıkarsın ve çöp konteynırının yanındaki kardan adamı bir kez, sadece bir kez daha göreyim. Her gün.. Her gün gözüm kapıda bekledim. Kış bitti, bahar geldi… Sahibimin babası gelip yamulmuş ön tekerleğimi ve kopmuş zilimi tamir etti. Ancak frenlerim asla eskisi gibi olmadı. O bahar tekrar dışarı çıktım. Ama aşkla eskiyen ruhuma tamir gerekirdi ve bunun tek yolu kardan adamı tekrar görebilmekti. Baharın yeşilinden yazın turuncu kokusuna sarıldı dünya, sokaklarda çayırlıdaydım yine, ancak eskisi gibi mutlu bir bisiklet değildim. Hiç bir şeyin tadı kalmamıştı.Sahibimde bu durumun farkındaydı sanki.Benimle gezmek yerine oturup mektuplar yazmayı tercih ediyordu.Onu anlarım. Aşık olmuştu benim gibi. Umarım aşık olduğu kişi benim kardan adamım değildir…
 Yaz bitmeden sahibimin babası beni garajdaki yerimden alıp evin çatı katına götürdü. Eski eşyaların hüzünlü bakışları arasında çatının kapısı yüzüme kapandı.
10 yıldır bekliyorum…Çatının kapısı tekrar açılsın tekrar dışarı çıkayım. Hayır, hayır sahibim ya da bir başka çocuk gelsin beni bulsun ya da bir yaz günü dışarı çıkarılmak değil isteğim. Biri gelsin ve beni, bu kalbi kardan adamın hasretiyle dolu bisikleti çöpe atsın diye bekliyorum. Evet bir kış günü, karlı bir kış günü, birisi gelip beni çöpe atsın. Kardan adamın yanındaki çöp konteynırına atsınlar beni. Onu doya doya göreyim. Bütün demirlerim kardan adamın eriyen sularında çürüsün paslansın, küçücük bir parçam kalana dek kalayım orada....

SON

Beyrut Fatoş YILDIRIM

6 yorum:

ossy dedi ki...

canım benım senın bu halını sevıyorum ben...

Aysegul dedi ki...

harikası canım:) hikayene bayıldım, keşke daha uzun sürseydi dedim içimden :)

Unknown dedi ki...

bitti :(

Unknown dedi ki...

teşekkürler arkadaşlar, bu bitsede yeni öykülerle devam edecek:)

FxDev dedi ki...

Yörük naptın sen ya :):)
Bu arada BMX!! Vücudumdaki tüm yaraların nedeni sensin!!

Ruhsuz dedi ki...

Günlük ile kısa hikaye arasında karmaşık bir yazım tarzı olmuş, bir kaç yerde cümleler birbiriyle çelişsede kurgu çok hoşuma gitti. Tim Burton geldi aklıma =) Tamda Alis Harikalar Diyarında filmi çıkmak üzereyken..
Aceleye mi geldi bilmiyorum ama her ayrıntıyı daha detaylı değerlendirirsen tadından yenmez öykülerin =) selamlar..